Honoré de Balzac'ın söylemiş olduğu sözler.
Bilginin efendisi olmak için çalışmanın uşağı olmak şarttır.
Zeka; dünyayı yerinden oynatmaya yarayan bir maniveladır.
Görgü kurallarının en mükemmellerinden biri, kendinden hiç söz etmemektir.
Krallar da kadınlar gibi her şeyi kendilerine borçlu olduğumuzu sanırlar.
Dünü unutmalı, bugünü yaşamalısınız. Keza dün ile bugün arasında bir kavga çıkarsa; yarın kaybeder.
Beklemesini bilenin her şey ayağına gelir.
Hırs ve tamahın başladığı noktada saf duygular sona erer.
Doğanın isteklerini anlamamazlıktan gelen, cezasını görür.
Hiçbir sevgi ve şefkat, anneninkinin yerini tutamaz.
Aslında hayatın en güzel anı her şeyden vazgeçtiğinde seni hayata bağlayan birinin olduğunu düşündüğün andır.
Bir anne yüreği, dibinde daima af bulunan bir uçurumdur.
Ne yaparsan yap, nasıl yaşarsan yaşa ama gülebilmek için birini ağlatma ve çıkarların için hiç kimseyi satma.
Düşünmek görmektir.
Her başarı, sabır ile zaman birleştirilerek sağlanır.
İnsan ruhunda açılan yaradan da ölür.
Aşk, rüzgar gibidir, nereden eseceği belli olmaz.
İyi dostluk, temiz hesaplarla kurulur.
Bütün mutsuzlar kardeştir; aynı dili konuşurlar.
Başarılı olmayanla hiç kimse meşgul olmaz.
Hiç kimse bir alışkanlığına veda etme cesaretini gösteremez.
Kadının aklı cebinde değil, başında olmalı.
Hafif zevklere hafif acılar yapışır; uçsuz bucaksız mutluluklara da görülmemiş ıstıraplar.
Bir kelimenin insan hayatını değiştirdiği çok görülmüştür.
Şöhret, ancak küçücük dozlarla alındığında faydalı bir zehirdir.
Evlenme, davaya benzer; mutlaka memnun olmayan bir taraf vardır.
Bir kadın, acılarını gizleyecek kuvveti aşkında bulur.
Felaket çoğu kez güle oynaya gelir.
Uykunun yenemediği hiçbir acı yoktur.
Bir baba, kendi mutluluğundan çok, çocuklarının mutluluğu ile mutlu olur.
Aşk, yalnızca kendini düşünen bir tutkudur.
Tutku, evrensel bir hastalıktır. Onsuz din, tarih, sevgi, sanat olamaz.
Bir kadının iki aşkı olamaz.
Vicdanımız yanılmaz bir yargıçtır, biz onu öldürmedikçe.
Kadınlar severse, her şeyi affederler...
Felaketin iyi bir tarafı varsa o da bize, gerçek dostlarımızın kimler olduğunu öğretmesidir.